Eylül ayı ile birlikte sıcak yaz aylarının da sonuna geliyoruz! Havaların biraz serinlemesiyle birlikte önümüze yeni rotalar çizmenin de zamanı geldi! İşte tam bu sırada Paris’i ziyaret etmenin en doğru ve en romantik ayı! 🙂
Bonjour Paris!
Paris’te Orly Sud havaalanına indikten sonra otelinize gitmek için taksiye binebilir veya servis ile (Ücret: 8 Euro) şehir merkezine gidebilirsiniz. Bizim otelimiz Havayolu servis güzergahında olduğu için yaklaşık yarım saat sonra otelimizin hemen bir sokak ilerisinde indik ve otelimize yeleştik. Paris’te hava alanından şehir merkezine giderken yağmurlu ve yemyeşil bir hava eşliğinde şehrin banliyölerini izlemeyi sakın ihmal etmeyin!
Stay With Me!
Biz nerede kalırız uzun uzun araştırdıktan sonra Galery Lafayette’ye 5dk, Eiffel’e ise yürüyerek 10dk mesafede Montparnesse’de bulunan Tim Hotel’de konaklamaya karar verdik. Odalar biraz küçük olsa da Parizyen dekorasyonu ve sıcaklığı ile kesinlikle tavsiye edebileceğim bir oteldi. Kahvaltıları da güne başlarken krovasan, yumurta ve çay servisini içeren, otelde vakit harcamak istemeyenler için idare eder özellikte.
Metro or Subway?
Paris’te geçirdiğimiz 4 gün boyunca dünyanın en karmaşık ve geniş metro ağlarından biri olan Paris metrosunu kullandık. Hemen her sokağa ve caddeye metro ile gidebildiğiniz bu sistemi gördükten sonra ülkemizteki tek düze metrola bize bir hayli garip geldi. Özellikle, otelimizin bulunduğu bölge Montparnesse metrosundan Marais, ve Champs Elysees hatlarını sıklıkla kullandığımızı söyleyebilirim. Bir de ulaşım için şehrin heryerinde kiralayıp bırakabildiğiniz bisikletleri kullanabilirsiniz. Özellikle Eiffel’in bahçesinde bisiklete binmek çok keyifli oluyor bizden söylemesi!
Gezi Rotalarımız;
1.Gün: Cath St. Louis Des İnvalides – Champ De Mars – Tour Eiffel
2.Gün: Notre-Dame – Muse Dorsay -Pompidou
3.Gün: Louvre Museum – Avenue De Champs Elysees – R. de l’Arc de Triomphe
4.Gün: Louis Vuitton Musesum – Le jardin D’acclimatations, Mont Marte
TO DO LİST!
-Eiffel kulesine bisikletle gidin ve kulenin tepesinden Paris Manzarasının tadını çıkartın.
-Notre Dame katedralini ziyaret edin, ve klisenin hemen arkasında yer alan Quasimodo’nun ünlü Esmeralda’sının kafesi ‘Esmeralda’da kahve keyfi yapın!
-Eski bir tren istasyonu içerisinde yer alan Muse Dorsay’da Edouard Monet’in tablolarına göz atın. Gossip Girl’de Blair’ın Monaco Prensi Louis ile burada tanıştığını sakın unutmayın!
-Modern sanatın mimari özelliklerini sergileyen Popidou’yu gündüz ve gece ışıklarıyla birlikte ziyaret edin.
-Louvre Müzesi’nde Mona Lisa’yı ziyaret edip hayal kırıklığına uğramadan olmaz! Biz ayrıca Antik Mısır katını da çok sevdik! 🙂
-Öğleden sonra Chamos Elysees’de alışveriş keyfi gibisi yok. Güneşin batışını Arc Triophe’nin üzerinden izlerken kulağınızda Joe Dassin’den Les Champs-Elysees şarkısı çalsın!
-Louis Vuitton Foundation futuristik mimarisi ve içerisinde bulundurduğu sergilerle mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir yer. Sergiler bittikten sonra le jardin d’acclimatation parkında uzun bir yürüyüş yapabilirsiniz.
-Bir gün batımını Mont MArte kilisenin merdivenlerinden Paris’i panoramik manzarayla izleyerek geçirmek gibisi yok. Elbette canlı müzik ve bira ile 🙂
Bon Voyage!