Bloguma ne zamandır bir yazı yazmadığımın farkına vardım. Sanırım üzerimde gördüğünüz ingiliz markası Barbour’ın ikonikleşen ceketi bana bu konuda biraz ilham verdi diyebilirim. Instagram’ın sıkıcılaşan, tek düze giden monoton akışında eski blog günlerini gerçekten çok özlediğime karar verdim. Bu sebeple her defasında ‘yeniden’ başlıyorum, daha sık yazı yazacağım diyip sonra unuttuğum bloguma gerçekten tekrar hayat vermek, yeni içerikler yazmak için bu postu yazmak benim için önemli bir başlangıç. Geçen gün Morhipo’dan aldığım Barbour ceketimi tamamen siyah parçalarla kombinlemek istedim. Crown’un 4.sezonunun başladığı son günlerde o yetmezmiş gibi bir de Sadakatsiz dizisini izlemeye başladım. Ve her iki dizide de ihanete uğrayan kadınların ortak noktası intikam almak için siyah giymeleri oldu. Ha ben bir ihanete uğramadım (şükür:) ama bu iki kadın bana siyah giyinmenin ne kadar şık, asil, güçlü (ve zayıf) gösterdiğini bana yeniden hatırlattı diyebilirim.

Babour markasını biraz araştırınca İngiliz kraliyet ailesinin de vazgeçilmezi olduğunu gördüm. Bu da bir yandan Crown izlerken montu giyme isteğimi üçe beşe katladı diyebilirim. Simsiyah giyinip üstüme de Barbour ceketimi geçirince Kraliçe Elizabeth ile Balmoral kalesinde ava gitmeye hemen hemen hazırdım. Tek eksiğim Ankara’da kalmış olan yağmur çizmelerim olsa da ben de Aldo süet botlarımla av stilini biraz şehir versiyonuna uygulamış oldum.
Gelelim Elizabeth’in siyah intikam elbisesine; Vogue ‘un sitesinden yazıyı olduğu gibi aktarıyorum;
Hikayenin kahramanları Lady Diana ve Prens Charles. Mutsuz geçen 11 yıllık bir evliliğin ardından, özgürlüğünü dünya basınının göz kamaştıran flaşları altında, her fotoğraf karesinde yıldızını biraz daha parlatarak kutlayan Lady Diana, o gün Vanity Fair dergisinin ev sahipliğinde, Londra’daki Serpentine Galerisi’nde düzenlenen bir etkinliğe katılır.
Aynı akşam İngiliz Kraliyet Ailesi de, tarihinde ilk kez televizyonlar aracılığıyla bir prensesi aldattığını itiraf edip norm yıkan bir prensle karşılaşacaktır. Başarılı İngiliz gazeteci Jonathan Dimbleby, Prens Charles’a 1981 yılında dünya evine girdiği Lady Diana Spencer’a, evlilikleri boyunca sadık kalıp kalmadığını sorar. Prens, “Kesinlikle sadıktım!” der. Dimleby’nin bu cevap karşısında ikna olmadığı öylesine bellidir ki, ikinci sorusunu yöneltir: “Emin misiniz?”
“Evet” yanıtından sonra birkaç saniye duraklayıp konuşmaya devam eder: “İlişkimiz onarılamayacak noktalara ulaşana kadar sadıktım.“ Bu açıklamayı yaparken beklenildiği gibi pişman veya üzgün değildir Prens Charles. Aksine, kendinden emin bir ses tonuyla Camilla Parker-Bowles ile kuracağı yeni hayatın hafifliği ve heyecanıyla cevap verir.
Fotograf: Getty Images Turkey
“Milyon dolarlar gibi görünmek istiyordu.” – Anna Harvey
Kraliyet değerleriyle kontrollü ve gücün esiri olmuş bir hayat sürmektense, her zaman içgüdüleriyle hareket etmeyi yeğleyen Lady Diana ise, Prens Charles’ın bu açıklamalarını evvelce sezmiştir. Galler Prensesi etkinliğe saatler kala, stil danışmanlığını yapan Vogue editörü Anna Harvey’ye, o akşam için önceden ayarlanmış ve basına duyurulmuş Valentino imzalı elbiseyi giymek istemediğini dile getirir. Bu kararın, Lady Diana’yı nasıl gerçek bir stil ikonuna dönüştürdüğünü, bir de o anın en yakın şahidi Anna Harvey’den dinleyin:
“Milyon dolarlar gibi görünmek istiyordu. Daha önce fazla gösterişli bulduğu için giymeye cesaret edemediği, gardırobunda 3 yıl boyunca asılı duran Christina Stambolian tasarımının o akşamın yıldızı olacağını hissetmişti. Vücut hatlarını kusursuz gösteren bu siyah elbiseyle tarihi bir stil anına imza atacağını tahmin etmiyorduk ama o biliyordu.”
Ertesi gün dünya basının manşetlerini süsleyen ikonik elbise, Lady Diana’nın ‘zarif ve asil intikam silahı’ olarak yorumlanmıştı. 2013 yılında, Galler Prensesi’nin 10 elbisesini açık artırma kapsamında satışa sunan Kerry Taylor da atılan başlıklarla aynı fikirde. “Bu tasarım, seksi bir elbiseden çok daha fazlası. Lady Diana’nın ortaya koyduğu net tavrın ve dik duruşun, tasarıma bürünmüş hali, hatta gelmiş geçmiş en güçlü intikam elbisesi.”
Lady Diana, Prens Charles’ın açıklamalarına ‘sessiz’ zarafetiyle cevap verip, intikamın soğuk yenen bir yemek olduğunu hatırlatırken, bir şeyi daha kanıtladı: Her elbisenin bir hikayesi vardır ve hiçbir kadın sebepsiz yere bir elbiseyle boy göstermez.

Umarım kombinibeğenmişsinizdir. Barbour ürünlerini burada linkliyorum. Tıklayıp göz atabilirsiniz. Şimdilik sevgiyle kalın ve daha çok yazıda görüşmek üzere 🧡